Günce : 21 Gün

Çok geçmeden otoyoldan toprak yola dönüyoruz. Gece yağan sağanak yağmur zemini hayli yumuşattığından dolayı çamurlu yollardan yürümek biraz şartları ağırlaştırdı diyebiliriz. Karşı dağın yamaçları manzara açısından sisli görüntüler oluşturuyor. Aynı zamanda bu manzara yürüyeceğimiz dağın yamaçlarını bize gösteriyor. Parkur hayli yorucu ve iniş çıkışlardan oluşuyor. Bir süre toprak yoldan devam ettikten sonra, traktör yoluna giriyoruz. Ve sonrasında orman içinden devam ediyoruz. Yüzeyi yosun tutmuş kayaçlar arasından orman yolundan çıkıp tekrar toprak araç yoluna ulaşıyoruz.

Toprak yol bizleri küçük bir baraj göletine ulaştırıyor. Göletin sığ yerinden karlıya geçerek tekrar orman içine giriyoruz. Orman içine girdiğimiz gibi oldukça dik bir tırmanış patikası bizi karşılıyor. Orman havasını ciğerlerimize çeke çeke tırmanışımız devam ediyor. Kuş sesleri ve yaprak sesleri dışında bir ses duyulmuyor. Orman içinde devam eden yürüyüşümüz Çıtdibi köyüne kadar zaman zaman patikadan zaman zaman ise toprak araç yolundan devam ediyor. Likya Yolu köyün girişine kadar bu şekilde devam ediyor. Ve asfalt yola çıkıyoruz. Yolun sol tarafı köy merkezine gidiyor.

Kısa bir yemek molası vermenin zamanı geldi. Köy bünyesinde market türü bir işletme bulunmuyor. Yanımızda getirdiğimiz kumanyalarımızla birşeyler atıştırıp yola devam ediyoruz.Asfalt yoldan hemen karşı kayalıklara doğru yönelen yol, tekrar orman içinden tırmanış şeklinde devam ediyor. Patika yol bizi biraz yoruyor doğrusu. Ve tekrar toprak araç yolu bizi karşılıyor. Toprak araç yolu boyu tırmandıktan sonra Typallia antik kalıntılara ulaşıyoruz. Kısa bir molayı hak ettik sanırım. Kalıntılar bitki örtüsü altında olduğundan, birkaç taş lahir dışında göze bir şey çarpmıyor diyebiliriz.

Patika şeklinde devam eden yolculuğumuz, heyelana müsait alanlardan geçiyor. Hava yürüyüşümüz boyunca hep kapalı. Zaman zaman yağmur atıştırsa da yoğun bir sağanak yağmura tutulmadan ilerliyoruz. Yol boyu dere yatakları bize su sorunu yaşatmıyor. Parkurda derme çatma çoban kulübeleri görüyoruz. Bir ceviz ağacı bahçesinden devam eden yolumuzda işaretler belirgin ama yinede dikkatle ilerliyoruz. İşaret sorunu yaşadığımız yerlere babalar yerleştiriyoruz. Parkur boyunca tuttuğumuz yol bilgileri yanısıra GPS noktalarıda oluşturmaya gayret ediyoruz.

Parkurun en yüksek noktası Karabel geçidi önce keçiler için uygun meralar ve keçi çobanlarıyla karşılaşıyoruz. Kısa sohbetler sonrası yola devam ediyoruz. Yolumuz üstünde bir köy mezarlığı bulunuyor. Parkurun bu bölümünde sisli dağ manzaraları bize oldukça fotojenik manzaralar sunuyor. Bölge rakım ve yağışı bol aldığından olsa gerek ağaçların yüzeyleri yosun tutmuş durumda. Ve iniş şeklinde devam eden patika ve toprak yollar bizi Trebanna kalıntılarına ulaştırıyor. Kalıntıların üst noktasında, Antalya ilçe manzarası oldukça güzel. Artık yolumuz çok az kaldı.

Kalıntılar geniş bir alana yayılmış durumda. Ekip olarak fotoğraf ve video çekimlerimizi tamamladıktan sonra yağmurda başlıyor. Önce bir dere yatağı geçip, daha sonra kaya tırmanışı yapılan alana ulaşıyoruz. Ve böylelikle Likya Yolu’nun yeni etabınızda tamamlamış oluyoruz. Bu bölge kaya tırmanışı sporları için oldukça ideal bir bölge. Bu kamp alanında bir süre dinlendikten kıyafetlerimizi değiştirip dönüş hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu alanın arkasında kalan Antalya yoluna çıkıyoruz ve bizi alacak aracımızı beklemeye başlıyoruz. Ve bir etkinliği daha tamamlayıp Antalya’ya doru yola çıkıyoruz.