Yağmurlu geçen gecenin sabahında, dikkatlice çadırımdan çıkıyorum. Çadır içinde biraz su birikintisi oluşmuş olmasına rağmen pek ıslandığım söylenemez. Fiyatına göre oldukça iş gördü çadırım. Çantamı hazırladıktan sonra kahvaltımı yol üzerinde bir kahvaltı salonunda yapmayı ümit ediyorum. Bahçesinde kaldığım evin kapısına bahçelerinde kamp kurduğumu belirten bir not bırakıp günün ilk rehber videosunu piknik alanında çekerek Çavdır’a doğru yola koyuluyorum.
SPONSOR TABELALAR
DERE BOYU PAPATYALAR
Kısa bir yürüyüş sonrası Çavdır'a ulaşıyorum. Kahvaltı yapmak isteğimden dolayı etrafıma bakınırken Orman Müdürlüğünün bahçesinde sabah çayı içen görevlilerle selamlaşıyorum. Beni çaya davet ediyorlar, tekliflerini kabul ediyorum ve bahçede hoş bir sohbet eşliğinde çay içiyoruz. Yarım saatlik sohbetten sonra, Orman müdürlüğünün yan tarafında şirin bir lokantanın bahçesine kahvaltı yapmak için kuruluyorum. Gelen kahvaltı tepsisi hayli kalabalık. Sıkı bir kahvaltı sonrası tesisle vedalaşıp yola koyuluyorum.
YOLUMUN SAĞINDA KINIK MANZARAM
SU KEMERLERİNDEN YÜRÜYORUM
Çavdır Belde meydanına kadar yürüyorum. Meydanda işaretler sizi yarım "U" şeklinde önce sağa bir müddet gittikten sonra sola doğru patikaya doğru sokuyor. Patika yol üzerinde bir süre ilerleyince bir mezarlıkla karşılaşıyoruz. Mezarlığın yanında ki yoldan devam ediyorum. Çayköy’e kadar tarlaların arasından keyifli bir yürüyüş yapıyorum. Yürüyüş boyunca sağınızda Kınık ve sera manzarası eşliğinde ilerliyorum. Bir süre sonra yol antik su kemerleri üzerinden devam etmeye başlıyor. Bu su kemerleri bugün geçeceğim köylerden biri olan Üzümlü (İnpınar) den Xanthos’a kadar devam ediyor. Başkent Xanthos’un tüm su ihtiyacı bu kemerler yoluyla Üzümlü Köyünden karşılanıyormuş. Yol çok keyifli, arada fotoğraf çekimi yapmak için mola veriyorum.
ÇAVDIR ÇAYKÖY ARASI
PARKUR ÇOK GÜZEL
Yolun bir kısmını video ile görüntülemeye karar veriyorum ve bir süre kameram ile yürüyorum, ama zemin oldukça taşlık ve tehlikeli olduğu için çekimi kısa tutuyorum. Çayköy’e ulaştığımda bir köy sakini ile salamlaşıp ayaküstü sohbet ediyoruz. Sohbet konumuz Ankara’da yapılan askerlik. Vedalaştıktan sonra emin olmak için yol tarifini alıyorum ve Çayköy’ den sonra su arkı boyunca yükselerek yürümeye devam ediyorum. Hava burada oldukça nemli ve yol sizi iki tepenin birleştiği vadiye doğru götürüyor. İşaretler bazen iri yaprakların arkasında kalsa da dikkatlice baktığınızda görebiliyorsunuz. Yol üzerinde zakkum çiçekleri mevcut bu aylarda, bir su arkı kenarından yeşillikler boyu ilerliyorum. Bölge o kadar nemli ki fotoğraflardan görüldüğü üzere bir kaç tane tatlı su yengeçlerine rastlıyorum.
ÇAYKÖY’DE TATLI SU YENGECİ
RÜMCEĞİM İHTİŞAMLI EVİ
Bir kaç fotoğraf aldıktan sonra kayaların yanından tırmanarak vadinin sonuna doğru bir yamaçtan diğerine geçiyorum. Burada orman içinde bir patikadan yol devam ediyor. Çam ağaçlarının arasından tırmanış başlıyor. Bir ara mola veriyorum ve çantanın sırt kısmı ile birleştiği bölüm çok terlediğinden kıyafet değiştiriyorum. Oldukça yüksekte ve rüzgarlı bir hava olduğu için nemli kıyafetleri kurusun diye dallara asıyorum ama nafile havanın da nemli olmasından dolayı kurumuyor. Bir müddet dinlendikten sonra toparlanıp yola devam ediyorum. Bir düzlüğe çıkıyorum ve dikenli çalıların arasına giriyorum. Yol boyu İşaret problemi yok. Köye ulaşmak için bir süre daha iniş devam ediyor.
ÜZÜMLÜ (İNPINAR) KÖYÜ
ÜZÜMLÜ KÖYÜ MEYDANI
Üzümlü Köyü uzaktan görünüyor, köy yoluna indikten sonra düz yolda yavaş yavaş ağır bir tempoyla merkeze doğru ilerliyorum. Köy'ün tarihide bayağı eski Rumlar zamanında burada kaliteli şaraplar için üzüm yetiştirilirmiş. Toprakları çok verimli bir köy ve her evin bahçesinde asmaları görüyorsunuz. Köy meydanda ki camii şadırvanında kısa bir el ayak bakımı sonrası, üzümlü pide salonunda yemek molası veriyorum. Siparişimi beklerken köy sakinleriyle sohbet ediyoruz. Taze alabalık tavsiye ediyorlar ve siparişimi veriyorum. Bu bölgede kamp dışında yataklı konaklama için pek imkan yok. O yüzden üyelerimiz bilmelidirler ki Akbel ve Kalkan'da konaklamak için alternatif oldukça fazla.
TAZE ALABALIK KEYFİ
DERE YATAKLARI GÖRÜLMEYE DEĞER
Mekan sahibi Rıza Bey genç sevecen biri. Öğle yemeğimi iştahla yiyorum. Güveçte odun ateşinde alabalık-orta boy fırından çıkmış köy pidesi – zeytinyağlı salata için 7,5 TL ödüyorum. Küçük bir tavsiye ,yolunuz buraya düştüğünde taze alabalık yemeden geçmeyin diyorum. Köy sakinleri ve Rıza Bey ile vedalaştıktan sonra cami ile pide salonunun arasında ki Akbel tabelasının gösterdiği istikamette yoluma devam ediyorum. 2 km kadar köy içerisinden yürüdükten sonra özlediğim patika tekrar başlıyor, bu patika yol beni köyün karşı tarafında ki birkaç ev ve camiden oluşan yerleşim kısmına çıkarıyor. Cami önünde çay içen köylülerle selamlaşıyorum ve sol tarafı gösteren sarı likya tabelasının yönlendirmesiyle iki ev arasından inişe geçiyorum. İşaretler oldukça belirgin.
ÇAVDIR’DAN ÇIKIŞ
SİS BULUTUNA YAKALANIYORUM
Bu yol beni dere yatağına kadar indiriyor. Zakkum çiçeklerinin arasında gürül gürül akan dereden karşıya geçmek oldukça zor. Bir kaç fotoğraf çekiminden sonra dikkatlice dereyi geçiyorum. Karşı tarafta patika yoldan ilerliyorum, oldukça kayalık bir bölge burası. Bu bölgeden dikkatli geçiyorum, tepede ki zeytin bahçesinden sonra kayaların üzerinden yürümeye devam ediyorum. Bu bölgede işaret sorunu yaşayabilirsiniz, çünkü çalılardan işaretler görülmeyebiliyor. Patika yol diken ve çalıların arasından ilerliyor. Dikkatlice yürüyorum çünkü sağ taraf oldukça dik bir boşluk.30-40 dk. kadar ilerledikten sonra evlerin arkasından ve hatta bir evin bahçesinden geçmek zorunda kalıyorum. Akbel ‘e giden yola çıkmak için son bir tarla arasından geçiyorum. Tarla içinde şimdiye kadar gördüğüm en heybetli hindinin fotoğrafını çekmeyi ihmal etmiyorum.
AKBEL’DE ÇAY MOLASI
KALKAN’A İNERKEN
Üzümlü-Akbel yolu olduğunu tahmin ettiğim yola çıktığım motosikletli iki kişinin sohbet ettiğini görüyor ve sohbet etmek için selamlaşıyorum. Yasin ve Mehmet Ali ile sohbeti bayağı derinleştirdik. 30 dk.kadar dinlenme hem keyifli sohbetten sonra Yasin ile belde meydanında ki çay bahçesine çay içmeye gidiyoruz. Yasin’e kalacak kamp yeri konusunda fikrini soruyorum. Kalkan plajının kamp için uygun olduğunu hem de gece keyifli olabileceğini söylüyor. Ayrıca bu bölgede pansiyon ve oteller oldukça fazla. Kalkan plajına kadar Yasin bana eşlik ediyor, ve orada vedalaşıyoruz.
KALKAN ‘DAN GÖRÜNÜŞ
SPONSOR TABELALAR
Kalkan plajında bir süre dolaşıyorum, etrafımda ki turistlerde meraklı gözlerle bana bakıyorlar. Bir süre denizi izledikten sonra sabah Akbel'den geçen Likya Yolu'na tekrar çıkacağımı hesap ederek, Akbel çıkışında ki en son Likya işaretinin olduğu bir yere kamp kurmaya karar veriyorum. Kalkan’dan ayrıldıktan sonra yol üzerinde küçük bir barakada köfte ekmek yapan Hasan ustanın yerinde akşam yemeğimi yedikten Hasan Usta 2 km kadar yol boyunu takip ettiğimde sarı likya tabelasını göreceğimi hemen tabelanın olduğu yerde kümbet göreceğimi orada bir sedir olduğunu orada kamp kurabileceğimi söylemesiyle kamp yerimi de belirlemiş oldum.
KONAKLAMA ZAMANI
AKBEL'DE GÜN BATIMI
Aslında parkur bu noktadan anayolun karşısında ki Patara antik şehrine doğru devam ediyor. Önce Delikkemer'e sonra da Patara antik kentine uğrayıp tekrar "U" dönüşü yaparak Kalkan üzerinden Akbel'e geri geliyor. Bu rotanın yürünmesini ekip olarak daha sonra planladığımız için Kalkan tarafına değil, Bezirgan parkurunun başladığı Akbel otoyoluna doğru devam ediyorum. Hava kararmadan 2 km daha, işaretlerinde olduğu asfalt yoldan devam edip kümbete ulaşıyorum. Kamp yerim oldukça güzel, yol kenarından bir çınar ağacının altında bir sedir. Sizlere tavsiyem Akbele'e ulaştığınızda kamp için bu nokta oldukça güzel. Hem parkurun hemen başladığı yer, hem de su kümbeti yanında ahşap sedir bulunuyor. Hemen karşımda sabah yürüyüşe devam edeceğim Bezirgan patikası var. Hava kararmak üzere ben aceleyle çadırımı kurdum. Bütün nemli kıyafetlerimi sedirin parmaklıklarına serip kurumalarını ümit ederek, web sitemizde yaşadıklarımı anlatmak için kameramı açıyorum. Rehber video çekim sonrası, parkur için aldığım notlarımı düzenleyip çadırımda köpek seslerini dinleyerek gözlerimi kapatıyorum. Likya Yolu'nda 5.Gün böyle sona eriyor.